24 Kasım 2010 Çarşamba

Hrant Dink; Unutma, Unutturma


Bayramda Tuba Çandar’ın yazdığı Hrant Dink biyografisi ‘Hrant’ı okudum. 700 sayfalık, çok hacimli, çok iç acıtan bir kitap. Sonunun kötü biteceğini bildiğiniz bir masalı okumak gibi bu kitabı okumak. Sonunu öğrenmemek için elinizden bırakmak istiyorsunuz ama bırakamıyorsunuz.

Tuba Çandar çok zor bir iş başarmış. İki sene boyunca yüzü aşkın kişiyle görüşüp Hrant Dink’i onların sesinden anlatmış. Klasik bir şekilde hayat hikayesi yazmamış, Hrant Dink’i en yakınlarının gözünden anlatmış. Bu sayede farklı bakış açılarından, farklı Hrant portreleri görebiliyoruz.

KHENT HRANT: DELİFİŞEK BİR ADAM

Kitap Khent ve Baron olarak iki parçadan oluşuyor. Khent (Delifişek) Hrant çocukluk, gençlik dönemlerini anlatıyor. İnanılmaz bir hayat hikayesi gerçekten. Ermeni olmak, yoksul olmak, yetimhanede büyümek, kardeşleri başta tüm çocuklara sahip çıkmak genç Hrant’ı şekillendiriyor.

Solculuk ve işkence yılları, askerde Ermeni olduğu için çavuş olamamanın acısı Hrant’ı olgunlaştırıyor. Ve Rakel’e aşkı. Kendini Kürt sanarak dağda büyümüş 9 yaşındaki Rakel’le yetimhanede karşılaşıyor ve bir daha hiç ayrılmıyorlar.

BARON HRANT: UFUK AÇAN BİR USTA


Agos’u kurmasıyla beraber Dink’in ‘Baron’ yani ‘’Usta yılları başlıyor. Türkiyeli bir Ermeni aydın olark Türkiye’nin Ermeni meselesine yeni bir bakış getiriyor. Meselenin ‘1915’te yaşanan soykırım mıydı değil miydi ?’ tartışmasına takılıp kalmaktan öteye gitmesini istiyor.

Türkiye’nin demokratikleşmesinin soykırımın kabulünden daha önemli olduğunu söylüyor. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin soykırım meselesine takılmadan başlamasını istiyor. Tarafların birbirini öcü gibi görmeden diyalog kurmaları için çalışıyor. Bu talepleriyle hem Türk kamuoyunun bir bölümünü hem de diasporayı karşısına alıyor. Düşmanın varlığı ile kendilerini var edenler barışçı seçenekleri duymak istemiyor.

Ve Dink için çember yavaş yavaş daralıyor. Ünlü ‘zehirli Türk Kanı’ yazısı nedeniyle kendisine Türklüğü aşağılamaktan dava açılıyor. Bilirkişinin lehindeki raporuna rağmen mahkum oluyor Dink. Onunla benzer suçlamalardan yargılananlar beraat ederken, o hapis cezası alıyor.

Çok zor bir dönem onun için. Sabiha Gökçen haberi yüzünden de üzerine giden medya gemi azıya alıyor. Köşe yazıları onu neredeyse hedef gösteriyor. İstanbul Valiliği’ne çağrıldığında üstü kapalı tehdit ediliyor. Tedirginliği giderek artıp ‘bir güvercinin tedirginliğine’ dönüşüyor. Ve sonunda neredeyse göstere göstere gelen meşum son gerçekleşiyor.

HRANT DİNK: UNUTMA, UNUTTURMA

Bu kitap sadece Ermeni meselesini değil, Türkiye’yi anlamak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap. Tuba Çandar Dink’ten yola çıkarak bir dönemin hikayesini anlatmış aslında. Güçlü yanlarının dışında Dink’in zayıflıklarını da anlatmış. Ben içim acıyarak, hem Dink hem de Türkiye için çok üzülerek okudum. Sizin de okumanızı isterim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder