3 Ocak 2013 Perşembe

Mayi Kıta-Bir Akdeniz Üçlemesi





2012 yılında beni en çok heyecanlandıran gelişmelerden biri de Atlas Tarih dergisinde yazmaya başlamam oldu. Atlas Tarih çok severek okuduğum, hiç bir sayısını kaçırmadığım bir dergi ve bu dergide imzamı görmek bana gurur veriyor.

Yazılarım tarihi araştırmalar değil. Asla buna cesaret edebileceğimi düşünmüyorum. Okuduğum kitaplarla ilgili kısa tanıtım yazıları yazıyorum. Eylül-Ekim sayısında yer alan yazıyı buraya da almak istedim.

Bir şehri görmekle, hissetmek arasındaki fark

 ‘Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1000 Yer’, ‘Roma’da Mutlaka Yapmanız 10 Şey’ başlıklı kitaplar çok satıyor. Biz de bu kitapları hatmedip, maddelerin üzerinden geçtikçe kendimizi seyahat etmiş ve Roma’yı görmüş sayıyoruz. Peki, gerçekten öyle mi? Bir şehirdeki turistik yerleri görmek, listemizi tamamlamak o şehri tanımamızı sağlıyor mu?

Cevabınızı vermeden önce Nicholas Woodsworth’ün  ‘Mayi Kıta-Bir Akdeniz Üçlemesi’ni okumanızı tavsiye ederim. İskenderiye-Venedik-İstanbul ayakları olan üçlemenin şu an için sadece İskenderiye cildi Türkçe’ye çevrildi. Üçleme alıştığımız rehber kitaplardan farklı bir gezi-anı kitabı.

Woodsworth için Akdeniz sadece bir deniz değil, çevresindeki limanlarıyla birbirine bağlanan bir kıta ve medeniyet. Limanlarında sadece malların değil, fikirlerin, yaşayış biçimlerinin, alışkanlıkların değiş tokuşunun yapıldığı, kozmopolitliğin  doğduğu mavi bir kıta.

Woodsworth İskenderiye’deki 1,5 aylık seyahatinde sadece turistik yerlere gitmekle kalmıyor, şehrin yaşayışına da nüfuz ediyor. Her gün yemek yediği lokantadaki garsonla arkadaş oluyor, İskenderiye’nin yeni kütüphanesini ziyaret etmekle kalmayıp İskenderiyeli filozofların kitaplarını o kütüphanede okuyor.

Arkeolojik kalıntıları müzede görmekle yetinmiyor, arkeologlarla tanışıp kazı alanlarına gidiyor. İskenderiye hakkında yazmış Lawrence Durrel, E.M Forster, Kavafis ve onların kahramanlarının izini sürüyor.

İskenderiye’nin dünyanın en muhteşem şehri olduğu zamanları anlamaya çalışmak kadar, geçmişin günümüze yansımasını da bulmaya çalışıyor.

Oryantalist bakış açısına sahip olduğu bölümler olsa da ‘Mayi Kıta’ Akdeniz medeniyeti, ortak tarih, çoğulculuk, kaybolan geçmiş üzerine ilginç bakış açıları getiriyor. En önemlisi bir şehri görmek ile hissetmek arasındaki farkı ortaya koyuyor.

Not: Üçlemenin devam kitapları Venedik ve İstanbul da çıktı. Ben aldım ama henüz okuyamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder